Atatürk Havalimanı, eskiden pist olarak kullanılan bölgeye inşa edilen hastane ile bir kez daha gündemde…
Atatürk Havalimanı’nın üç beş on yedi konumlu pistlerinin üç beş başına yapılan hastane inşaatı tartışmalara konu oluyor. Önce bu tartışmalara bir göz atalım beraber, sonra da bir de benden dinleyin bu pistlerin hikayesini.
Tüm dünyayı etkisi altına alan malum salgınla mücadele kapsamında İstanbul’a iki yeni hastane yapılması kararlaştırıldı. Bu hastanelerin biri Anadolu yakasındaki Samandıra Havaalanına diğerinin ise Avrupa yakasındaki Atatürk Havalimanı’na yapılmasına karar verildi.
Atatürk Havalimanı’na 1000 yataklı hastane yapılacakmış denildiğinde, herkesin aklına mevcut terminal binasının hastaneye dönüştürüleceği ihtimali geldi.
Hastane pistlerin başına yapıldı.
2019 yılının Nisan ayında Atatürk Havalimanı’ndaki yolcu operasyonu İstanbul Havalimanı’na taşındı ve Atatürk Havalimanı’ndaki terminal binası boş kaldı. Atıl vaziyette bekliyor koca bina.
2019’un Eylül’ünde yani kapanıştan yaklaşık 5 ay sonra girmiştim terk edilmiş o dev yapıya. Yani nasıl söylesem. Sanki zaman durmuş gibiydi. Her an tekrar yolcular gelecek, her an tekrar insanla dolacak gibi duruyordu. Yani öyle yıkık dökük çürük bir durum yoktu. Şöyle bir tozunu al devam et halde duruyordu.
Yani atıl duran, kullanılmayan terminal binasının hazır altyapı olanakları düşünüldüğünde, çok da abes değildi oranın bir hastaneye dönüştürüleceği.
Ama gelin görün ki sıfırdan bir hastane inşaatına başlandı. Önce Flyinn’in yan taraflarında boş bir arazide hareketlilik başladı, heralde denildi buraya yapılacak inşaat. Aslında çok da Atatürk Havalimanı ile alakası olmayan, sadece havalimanı dibinde kalan boş bir araziydi orası. Derken bir baktık ki üç beş pistlerinin başlangıç noktasında inşaat başlamış.
Şimdi şu konuyu bir netleştirelim.
Operasyon İstanbul Havalimanı’na taşındığından beri bu pistler zaten kullanılmıyordu. Devlet Hava Meydanları İşletmesi, bu konu kamuoyunda çok tartışılmaya başlayınca bunun sebebini şöyle açıklamış. bir yedi üç beş pistlerinin kullanılması, İstanbul Havalimanı trafiğini etkiliyor, demiş. Ki gerçekten de etkileyebilir, aynı doğrutuda pistler ve iki havalimanı çok da uzak değil birbirinden.
Bu yüzden Atatürk Havalimanı’nda devam eden kargo operasyonu diğer pist yani sıfır beş iki üç pistinde devam ediyordu. Yani hastane inşaatı yapılmadan önce de o pistler kullanılmıyordu.
Şimdi gelelim bu pistlerin geçmişine, hikayesine.
Aslında hepimizin bu pistlerde ayrı bir hikayesi vardır diye düşünüyorum. Kaç kere kalkış anı çektim o pistlerde hızlanırken hatırlamıyorum. Genellikle kalkış pisti olarak kullanılırdı ve genellikle, rüzgar sakinken üç beş başından kalkardı uçaklar. Bazen kalkış bir yedi başa alınırdı ya da iniş üç beş başa alınırdı. İşte bi de o an Flyinn’deysek…
Atatürk Havalimanı, bu ismi 1985 yılında aldı onun öncesinde Yeşilköy Havalimanı’ydı. 1953 yılında terminal binası açıldı ve Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı oldu. Havalimanı’nın ilk pisti, bugün halen aktif olarak kullanılan sıfır beş iki üç konumlu pistiydi. Bir tarafı Ataköy, diğer tarafı Marmara denizi olan pistten bahsediyorum.
1960’larda havalimanı trafiği hızla arttı. O yıllarda uçakların menzili çok uzun olmadığı için sık sık inip yakıt almaları gerekiyordu haliyle Avrupa’dan doğuya gidecek pek çok uçak İstanbul’a uğruyordu o yıllarda. Ayrıca Boeing 747 ile geniş gövdeli uçakların devri başlamıştı. Artık büyük ve uzun bir piste daha ihtiyaç vardı. THY’de geniş gövdeli DC-10’larla ilgileniyordu o zamanlar. Hal böyle olunca yeni bir piste ihtiyaç duyuldu.
İşte o yeni pist bir sekiz üç altı pistiydi. Sonra, 2010’ların başında manyetik baştaki değişimden dolayı bir yedi üç beş olarak güncellendi bu konumlar.
Yeşilköy Havalimanı’nın ikinci pisti 12 Kasım 1972’de kullanılmaya başlandı. Tabi o zamanlar bu konumda tek başınaydı bu pist, yanındaki paralel pistin yapılmasına daha neredeyse 30 sene vardı.
1990’ların sonunda, kapasiteyi arttırmak için, Atatürk Havalimanı’na üçüncü bir pist yapılmasına karar verildi ve 1998’de inşaat başladı. Şubat 1999’da dönemin Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir Atatürk Havalimanı’nın üçüncü pistinin temelini attı.
Ama gelin görün ki, bu üçüncü pist pek de üçüncü pist olmamıştı. Florya’da, Atatürk Havalimanı’nın hemen dibine yapılaşmaya izin verilmesi ve Atatürk Havalimanı arazisi içine yapılan hangar binaları, ikinci piste paralel olarak yapılan üçüncü pistin etkin olarak kullanılmasını engelledi.
İki pist yeterince aralıklı değil!
Çünkü iki pist arasındaki mesafe, eş zamanlı kullanım için yeterli değildi. Basit bir Google Earth ölçümü ile iki pistin orta çizgileri arasında 210 metre mesafe olduğunu görebiliriz. Oysa uluslararası havacılık organizasyonu diyor ki, aralarındaki mesafe 760 metreden azsa, paralel pistler tek pist kabul edilir.
Bunun sebebi de wake turbulans. Tamam belki 210 metre iki uçağın kanadının birbirine çarpmaması için yeterli ama oluşturdukları hava akımları birbirlerini etkilemesin diye 760 metre olmalıymış aralarında. İşte Atatürk Havalimanı’nın bugün hastane inşaatı ile gündeme gelen o paralel pistleri böyle bir sorunla doğmuşlardı. Ama yine de, uzun yıllar ikisi de aktif olarak kullanıldılar.
Galiba bir kere, en azından eğer ben yanlış hatırlamıyorsam bir kere o pistler paralel olarak kullanıldı. Bir kontrolör hatası yüzünden sanırım aynı anda iki uçak yan yana kalkmıştı bu pistlerden ama hafızam beni yanıltıyor olabilir. Eğer detayları hatırlayan ya da kaynak gösterebilecek olan varsa yorumlara bekliyorum.
Bu pistlerde yaşanan bir diğer ilginç olaysa, bu pistin yapımı henüz tamamlanmadan daha doğrusu resmen kullanılmaya başlamadan buraya yanlışlıkla bir uçağın inmesi oldu. 14 Aralık 2001 tarihinde, Erivan’dan İstanbul’a gelen Ermenistan Havayolları’na ait bir Tupolev 134 aktif olan pist yerine paralelindeki henüz aktif olmayan piste indi yanlışlıkla. Tabii pist büyük oranda tamamladığı için ya da pistte kazaya sebebiyet verecek başka bir araç bir dozer kamyon falan olmadığı için bir kaza yaşanmadı.
Haliyle bu piste inen ilk uçağı da bulmuş olduk böylece. Bu olayla ilgili de nereye takılsam bilemedim bu arada. O zamanlar hala Erivan İstanbul arasında uçuş olmasına mı takılayım soğuk savaş yıllarından kalma Sovyet yolcu jeti Tupolev 134’ün Atatürk Havalimanı’na düzenli sefer yapmasına mı, karar veremedim.
Yayımlayan