Eğer Boeing değilse, gitmiyorum diye fenomen bir söz vardı, bir zamanlar. Son yaşananlardan sonra If it is Boeing, I am not going diye modifiye edilmeye başlandı.
20 Ocak 2020 Pazartesi günü New York Times’da, Chris Hamby imzalı bir haber yayımlandı. Haberin kapak fotoğrafı son derece tanıdıktı. 2009 yılında, Amsterdam’da düşen Türk Hava Yolları uçağı’nın enkazı vardı fotoğrafta. Kazanın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, Türk Hava Yolları’nın güçlendiği pazarlarda art niyetli olarak hatırlatılmaya çalışılan bir Amsterdam kazası haberi de değildi üstelik.
Haberin detaylarında, Amsterdam kazasının nihai raporunu hazırlayan Hollandalı makamların, Boeing ve Amerikan Federal Havacılık Dairesi tarafından baskı altına alındığı iddia ediliyordu. Bu baskının sebebi ise Boeing 737 NG modellerindeki radyo altimetre problemiydi.
25 Şubat 2009 tarihinde, İstanbul’dan Amsterdam’a uçan Türk Hava Yolları’na ait bir Boeing 737-800, Amsterdam Schipol Havalimanı’na kısa bir mesafe kala düşmüştü. 9 kişinin ölümü ile sonuçlanan bu uçak kazası, 737 NG’nin kaptan tarafındaki radyo altimetresinin hatalı ölçüm yapıp, otomatik gaz sisteminin, uçak en kritik evredeyken motorlara giden gücü kesmesi yüzünden yaşanmıştı. 2008 yılında, yani kazadan bir yıl önce buna benzer bir radyo altimetre sorunu yaşandığına dair 2569 olay rapor edildiği ortaya çıkmıştı. Ancak Boeing, bu radyo altimetre probleminin uçuş emniyetini tehdit etmediği sonucuna varmış ve hiçbir şey yapmamıştı.
İşte Amerikalılar da, iddiaya göre tam olarak bu yüzden Hollandalı makamlara baskı uygulamış ve kazada Boeing’in sorumluluğu olduğunu gerçeğinin hasır altı edilmesini istemişti.
Ancak belli ki Amerikalılar bu konuda pek başarılı olamamış. Çünkü,
İddiaya göre Amerikalılar, 737 NG modellerindeki radyo altimetre probleminin duyulmaması için, kazayla ilgili rapor hazırlayan Hollandalı makamları etkilemeye çalışmıştı. Suçun Türk Hava Yolları ve pilotlara mal edilmesini sağlamaya çalışmışlar ki, bu gerçekten çok mide bulandırıcı bir şey.
New York Times’da yayımlanan haber ardından, anladığım kadarıyla herkes Amerikalıların, Boeing 737 NG ile ilgili gerçeklerin hasır altı edilmesi talebinin, karşılık bulduğunu ve suçun Türk pilotlarla birlikte Türk Hava Yolları’na yıkıldığını düşünmüş. Ancak kazanın oluşumunda Boeing 737 NG’lerde var olan radyo altimetre probleminin baş sorumlu olduğunu zaten biliyordu ve bu da kazanın nihai raporunda yer aldı. Yani Amerikalılar Boeing ile ilgili problemi hasır altı etmeyi başaramamıştı.
Üstelik durumun böyle olduğunu anlamak için, internetten ulaşılabilen kazanın final raporuna bakmak yeterli olacaktır.
Şubat 2009’da yaşanan Amsterdam kazasının nihai raporu Mayıs 2010’da tamamlandı. Raporun tavsiyeler bölümünün 1. sırasında Boeing, radyo altimetre sisteminin güvenilirliğini arttırmalıdır yazıyor. Ayrıca 228 sayfalık raporda tam 548 kere radyo altimetre kelimesi geçiyor. Raporun linkini aşağı bırakıyorum, oradan inceleyebilirsiniz…
Boeing’in yeni uçağı 737 MAX’in başına gelenleri mutlaka duymuşsunuzudur. 29 Ekim 2018 ve 10 Mart 2019 tarihlerinde ardı ardına düşen iki 737 MAX uçağı sonrasında, bu uçakların Manevra Karakteristiği Takviye Sistemi olarak adlandırılan sistemdeki bir sorun yüzünden düştüğü tespit edilmişti. Geride bıraktığımız Ekim ayında, Boeing’in bu sorundan haberdar olduğu ve ticari kayıp yaşamamak adına sorunu görmezden geldiği iddia edildi. iddiaya göre Boeing’de çalışan Teknik pilot Mark Forkner, 737 MAX’in yaşadığı ilk kazadan önce yaptığı simülasyon uçuşu sonrasında başka bir meslektaşına, “Manevra Karakteristiği Takviye Sistemi’nden” şikayet etmişti. Boeing pilotu mesajında “Simülasyonda dizginlenemiyor, sonunda kontrol ettim ama çok kötü uçtum, korkunçtu.” şeklinde ifadeler kullanmıştı. Yani iddiaye göre, yaşanan kazalar öncesinde sistemdeki sorun kendini belli etmiş fakat Boeing tarafından bir müdahalede bulunulmamıştı.
O zaman hepimiz bundan sonra Airbuscıyız? Emin olun, Airbus’da bu konular da sütten çıkmış ak kaşık değil… Neyse, o da başka bir videonun konusu.
Yayımlayan