TÜRK HAVA YOLLARI’NIN ÇİN MACERASI NASIL BAŞLADI?

Tarih, 28 Haziran 1985… Dönemin başbakanı Turgut Özal, Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmi bir ziyarete hazırlanıyor.

Fakat o yıllarda devletin VIP uçak filosu yok ve bu tür gezilerde Türk Hava Yolları’nın uçakları kullanılmakta. Çin gezisi için filosunun en büyük uçağı DC-10 seçilmiş. Türk Hava Yolları filosuna giren üç DC-10 vardı fakat biri 1974 yılında Paris’te düşünce, filoda sadece 2 DC-10 kaldı. Ve bu uçaklar her zaman yolcunun gözünde kötü bir imaja sahipti. İşte o DC-10’lardan biri, İstanbul isimli uçak başbakanın Çin gezisi için elden geçirildi.

DC-10 gibi bir sabıkalının bu göreve seçilmesi belli ki zorunluluktandı çünkü güvenlik imajı pek de güçlü olmayan bu uçaklar bir de artık eskimiş sayılırdı. İstanbul uçağı kapsamlı bir bakıma girdi, gerekli görülen vidalarına kadar yenilendi. Kabinde de başbakanın çin gezisi için hazırlıklar yapıldı. Ön kısımdaki koltuk sayısı azaltıldı, başbakanın dinlenebilmesi için yataklı bir bölüm hazırlandı. 28 Haziran’da Türkiye’den kalkan DC-10 uçağı, Katar, Pakistan ve Tayland’a uğrayarak Çin’e ulaşmıştı. Başbakan Özal’a, 13 milletvekili, çeşitli bakanlıklardan 42 görevli, 24 gazeteci ve 66 iş insanı eşlik etti.

Kırmızı kuyruk, işte böyle tanıştı Çin ile. Dünyanın en çok nüfusa sahip ülkesine, başbakanı götürerek başladı macera. Sonra, 20 Mayıs 1999’da tarifeli seferler başladı. Uzakdoğu’ya açılmak, Türk Hava Yolları’nın çok uzun yıllardır var olan hayaliydi ve 1999 yılında sonunda gerçekleşti.

1987 yılında Çin Hava Yolları, Pekin-İstanbul seferlerine başlamıştı. Çünkü Çin için Sovyet havasını kullanma izni almak çok da zor değildi. Ya da Çinliler için Sovyet havasahası üzerinden uçuyor olmak, korkulacak bir şey değildi. Ancak, Türk Hava Yolları’nın Çin’e sefer gerçekleştirmesinin önünde her zaman böyle bir engel vardı. Üstelik, 1 Eylül 1983 tarihinde Kore Hava Yolları’na ait sivil bir yolcu uçağının, üstelik dev bir Boeing 747’nin yanlışlıkla Sovyet Hava Sahasını kullandığı için havada vurulması ve 269 kişinin hayatını kaybetmesi olayının üzerinden sadece bir kaç yıl geçmişti. Yani Sovyet havası her zaman uzakdoğu ile Türkiye arasında bir engeldi.

1987 yılında Sovyetler Birliği’nin Ankara Büyükelçiliğide, Ekim devriminin 70. yılı şerefine verilen bir resepsiyona katılan Başbakan Turgut Özal, dönemin Sovyet büyükelçisi Sergeyeviç Çernikov ile Türk Hava Yolları’nın Pekin-Tokyo seferleri yapma arzusunu konuşmuştu. 1980’lerin sonunda Gorbaçov’un politikaları ile yumuşama dönemine giren Sovyet bürokrasisinde, bu artık daha kolay olmalıydı. Büyükelçi Türk Sivil Havacılığından yetkileri Moskova’ya davet etti ve konunun detaylandırılmasını istedi.

1991 yılında Sovyetler Birliği yıkıldı, Soğuk Savaş sona erdi. Türk Hava Yolları da, Cem Kozlu ile birlikte büyük reformlar gerçekleştiriyordu. İstanbul’u Pekin’e bağlamak, 1999 yılına kadar erteledi. O yıllarda Türk Hava Yolları gözünü Amerika Birleşik Devletleri ve Uzak doğuya çevirmişti. Her iki rotada da aktarmasız gidebilecek uçakları da vardı artık. Airbus A340…

1993 yılında filoya girmeye başlayan Airbus A340’lar dönemin en gelişmiş uçaklarıydı ve uzun menzelliydi. Hem New York’a, hem de Pekin’e aktarmasız uçabiliyorlardı. En nihayetinde Türk Hava Yolları 20 Mayıs 1999 tarihinde Pekin hattını açtı. Çin, Türk Hava Yolları için her zaman karlı bir pazar oldu.

Yayımlayan