Yeşilköy Havacılık Müzesi’ni ziyaret ettiyseniz, İstanbul Hava Yollar’ından emekli Caravelle’yi de mutlaka görmüşsünüzdür. İşte o uçağın hikayesi…
Eğer yolunuz İstanbul Yeşilköy’de bulunan Hava Kuvvetleri Müzesine düştüyse, dışarıda sergilenen bu uçak muhakkak dikkatinizi çekmiştir. Eğer yolunuz Hava Kuvvetleri müzesine düşmediyse, bir an önce bu müzeyi gezmenizi de öneriyorum. Havacılık tarihimize ışık tutan, uçaklarla bir arada olacağınız ve bol bol göğüsünüzün kabaracağı harika bir yer burası.
Müzede yer alan uçaklar arasında, çok özel bir model var. Aslında evet, hepsi birbirinden özel ama dışarıda sergilenen Caravelle tipi bu uçak, dünyada çok az müzede görebileceğiniz bir koleksiyon.
Fransızların havacılık tarihinde çok önemli bir yeri var ve bu konuda en az Amerika Birleşik Devletleri kadar derin bir geçmişe sahipler. Günümüzde Airbus denildiğinde akla gelen ilk ülke olması ve bir zamanlar İngiltere ile beraber Concorde’u üretmiş olması da, bunun bir ispatı niteliğinde. Fransızların, bu derin havacılık tarihine göz attığımızda karşımıza çıkan bir diğer başarılı çalışma ise Caravelle oluyor.
Caravelle, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Fransız SNCASE şirketi tarafından geliştirilmeye başlandı. Bu şirket, 1957 yılında farklı ortaklıklara imza atarak Sud Aviation adını aldı ve Caravelle’nin üreticisi olarak anılmaya başlandı. Caravelle’nin prototipi 27 Mayıs 1955 tarihinde ilk uçuşunu yaptı. 26 Nisan 1959 tarihinde ise Air France ile ilk ticari seferini gerçekleştirdi. Ve bu ilk ticari seferin son durağı İstanbul Yeşilköy Havalimanı’ydı.
Düşünsenize, Soğuk Savaşı’n ortasında, soğuk bir kuzey gününde şu uçağın ilk yolcusu oluyorsunuz. Bunu kesinlikle çok isterdim.
Caravelle modeli, dünyanın ilk motorlu yolcu uçaklarından biri ve kendi zamanı için son derece popülerdi. Toplam 282 adet üretildi. 80 yolcu taşıyabiliyordu ve menzili 1700 kilometreydi. Maksimum 805 kilometre bölü saat hıza ulaşabilen Caravelle, bugün fazlasıyla vasat duran bu sayılarla, döneminin en iyi, en gözde yolcu jetlerinden biri haline gelmişti.
Prototipler dışında, farklı motor tiplerine ve çok azda olsa uzunluk farklarına sahip 9 farklı Caravelle modeli üretildi. Caravelle 1, prototip modeller ardından üretilen ve müşterilere teslim edilen ilk modeldi. 20 Adet üretildi. Caravelle 1A modeli, sadece mevcut jet motorlarının biraz daha güçlendirilmiş haline sahipti. Sonraki birkaç yıl içerisinde yeni motor üreticileri ile anlaşmalar sağlanmış ve Caravelle 3, Caravelle 6N ve Caravelle 6R modelleri çıkmıştı. Bu modellerin tamamı sadece motorları itibariyle farklılık gösteriyordu.
İstanbul’da bulunan Caravelle ise, az önce saydığım modellerden kısa süre sonra üretilmeye başlanan ve yine sadece motoru itibariyle farklı olan bir Caravelle 10R modeli. 8 Ocak 1965 tarihinde ilk uçuşunu yapan Caravelle 10R tipi uçaklar, Amerikalı uçak motoru üreticisi Pratt&Whitney tarafından üretilen efsane motor JT8D’yi kullanmaya başlamıştı. Bu motor sayesinde Caravelle 3’te 46 ton olan maksimum kalkış ağırlığı 52 tona çıkmıştı. Ayrıca JT8D, 1960’ların en popüler jet motoruydu. Dönemin diğer popüler yolcu jetleri Boeing 727, Boeing 737 ve Douglas DC-9’da bu motoru kullanıyordu. Bu ligde rekabeti kızıştıran Caravelle’nin, JT8D’den mahrum kalması söz konusu olamazdı ve Caravelle, 10R varyasyonu ile JT8D’ye kavuştu.
JT8D, hakkında ayrı konuşulması gereken bir uçak motoru bence. -evet, kesinlikle öyle- Söz vermiyorum ama elbet bir gün…
İstanbul’daki uçak JT8D motorları kullanılmış bir Caravelle 10R modeli. Üretilen son 30 Caravelle’den biri ve sadece 20 adet üretilen 10R modelinin nadide bir örneği. 1980 yılında İsviçre merkezli SATA Havayolları’na teslim edilen uçak, Kasım 1986’da İstanbul Havayolları tarafından satın alınmış ve uçağa “Mine” ismi verildi. TC-ABA olarak Türk tesciline geçen uçak, 1986 ve 1993 tarihleri arasında İstanbul Havayolları’nda uçan 5 Caravelle uçağından biriydi. Bu arada Caravelle, bir dönem eski Türk charter şirketlerinden olan Sultan Air filosunda da uçtu.
İstanbul Havayolları’ndaki 5 Caravelle uçağı, 1990’ların başında bir bir filodan ayrılmaya başladılar. Filodan ayrılan son uçak, bugün İstanbul’da sergilenen uçaktı ve Mart 1993’de o da hizmet dışı bırakıldı. Daha sonra Hava Kuvvetleri müzesine bağışlanan uçak, Mayıs 1993’den bu yana müzede sergilenmekte.
Şimdi, Caravelle uçaklarıyla ilgili ilginç bulacağınızı tahmin ettiğim bir detaya daha geliyoruz. O da, bu uçak modelinin geçirdiği ilk ölümlü kaza.
Caravelle I’in büyük müşterilerinden olan Scandinav Airlines System, yani İskandinav Hava Yolları (SAS) filosundaki OY-KRB tescilli, “Orm Viking” isimli Caravelle I, 8 Kasım 1959 tarihinde test uçuşlarını tamamlamış ve yaklaşık 10 gün sonra SAS filosuna katılmıştı. 871 sayılı seferi gerçekleştirmek üzere Kopenhag’dan havalanan Caravelle, Duesseldorf, Viyana, İstanbul, Ankara ve Şam’a uğradıktan sonra Kahire’ye ulaşacaktı. Planlanan rotası dahilinde İstanbul’a uğrayıp, 6 yolcu alan ve mürettebat değiştiren uçuş 871’in yolculuğu Ankara’da acı bir şekilde sona erdi. Yerel saat ile 18:26’da Göynük kontrol noktasını 13 bin 500 feet yükseklikten geçen uçak, saatler 18:41’i gösterdiğinde 12 bin feet için alçalma izni almıştı. 2 dakika sonra 6 bin 500 feet için alçalma izni alan uçak, 4 dakika sonra Esenboğa Havalimanı’na 10 kilometre uzaklıktaki Karacaören köyü yakınlarındaki bir tepeye çarptı. Uçakta 7 mürettebat ve 35 yolcu bulunuyordu. Bu acı kazadan ne yazık ki kimse sağ kurtulamadı.
Peki, Concorde ile kardeşlik meselesi nedir?
Concorde’u üreten Fransız-İngiliz konsorsiyumunu oluşturan şirketlerden biri de Sud Aviation ve Caravelle’nin ön cam tarafımına baktığınızda hiç de yabancılık çekmiyorsunuz. Concorde’un burnu yukarı konumda olduğunda ön cam tasarımına dikkatli bakın, Caravelle’den müthiş bir esinlenme sezeceksiniz…
Bu uçak havacılık tarihinin en özel uçaklarından biri, ilk ticari uçuşunu İstanbul’da yapmış, bugün nadide örneklerinden biri İstanbul’da sergileniyor, 1960 yılında ilk kazasını Ankara’da yapmış. Yani bu uçak bence bizim için de çok özel. Mutlaka gelin ziyaret edin, eşsiz bir koleksiyon bu.
Yayımlayan